25 Mart 2012 Pazar
Futbolun Baronları
Gırtlağa kadar pisliğe bulaşmış bir takımın nemene lobi yaptıklarını Bursaspor maçıyla birlikte anladık. TFF ve DİGİTURK ortaklığında kurulan, bay pass ile hayata döndürülmeye çalışıldığı, sözde şampiyonluk yolu sayılan Play OFF'ta, Fenerbahçe'nin ne kadar savunulur olduğu gözler önüne serilmiş oldu. Bu hal ilk bakışta komik görünüyor olsa da, altında derin bir dram yatıyor.
Verilen sözleri tutmayanlar, "Fenerbahçe'mizi" koruma altına almış olanlar bunda tetikçi olanlardır. Bir penaltı ve golün bugün Bursaspor aleyhine verilmezken Play Off adına Fenerbahçe'yi bu haftada taşımış oldunuz.
Futbolun baronları; Hepinize saygılarımı sunuyorum.
22 Mart 2012 Perşembe
Komiklikler.
Yıl olmuş 2012, hala Başbakan çıkıp Uefa gibi prestijli bir kurumun kongresinde 0 hukuk bilgisiyle "kişilerle tüzel kişiler ayrı tutulmalı" diye açıklama yapabiliyor. Peki o zaman sormak lazım, vergi kaçırmada, naylon fatura kesmede niye şirketlere ceza geliyor? Zira şirketler canlanıp naylon fatura kesmiyor, şirketin içindeki insanlar naylon fatura kesiyor. Milyonlarca lira vergi kaçırıldığı zaman şirkete hiç ceza kesmeyin, sadece bu işin sorumlusu insana hapis cezası verin. Sonuçta bunu yapan da bir insan ve kurumu bundan ayırmak lazım.
Başbakan'nın Doğan holding'le "imar için" girdiği, çıkar ilişkisine ters geldiği aşamada sürtüşmeye girmişti. Ve Doğan Holding'e trilyonlarca ceza kesmişti. Holding'e niye ceza veriyorsun bu mantıkla o zaman? Başbakan yargıya müdahele etmeye devam ediyor. Bağımsız yargıya, özerk federasyona açık seçik göz dağı verip müdahele ettiği çok aşikar şu noktada.
Acaba örnekleri görülmüş şekilde, tuttuğu takım için Uefa'ya kulis yapan Devlet Başkan'ları var mıdır?
Birde Platini "Başbakan ile Şike mevzunu görüşmeyeceğiz" demişti? Yaylalar yaylalar...
21 Mart 2012 Çarşamba
"Devreye Biz Gireriz"
Bugün Türkiye'de gerçekleştirdiği basın toplantısında tüm şike ve teşvik işine karışanlara, onlara destek olan ve yapılanları normalmiş gibi lanse eden medyaya ve tüm yandaşlara tokat gibi sözler söylemiş olan, bu saçları olmayan insan, İnfatino, Türk futbolunun ne rezil halde olduğunu yine biz Türklere anlatmıştır.
Şike yapan takımın, şike yapmadığını savunan taraftarları bu adamın söylediklerine neden bu kadar öfke kustular anlamadım? Madem şikeye teşebbüs bile etmediniz rahat olun değil mi? İşin acı tarafı da bu zaten, siz de inanmıyorsunuz malum takımın şike yapmadığına ve bu nedenle çok büyük kulubünüzün dokunulmaz olduğu kanısına ve bir şekilde bu işten sıyrılabilceğine ve de böylelikle aklanmış, temiz ya da mazlum gözükeceğinize inanıyorsunuz. Tebrikler, işler tam olarak istediğiniz gibi gidiyor derken, bu adam çıkıveriyor karşınıza. Dolayısıyla Gianni İnfantino gibi işini şerefli ve doğru dürüst yapan insanlar bir numaralı düşmanınız kesiliyor, tıpkı büyük Galatasaray Camiası gibi.
Tff'nin etik kurulu "Fenerbahçe şike yapmış" demiştir. Bunu değiştirmeye artık kimsenin gücü yetmez. O gemi kalktı. Asıl mevzu bu raporu Tahkim Kurulu Başkan'ı Engin Tuzcuoğlu ve ekibinin sümen altı etmesinden sonra bu adamın ne yapacağı. Malum Engin Bey diyor ki, "şike olmuş olabilir. Ama sahaya yansımadı. O halde bizim için yok hükmündedir." Bu adam ise diyor ki, -kendisi şike yapan hakeme maç yönettirmeyi bırakın- "Şike teklif edilen ama bunu bizi söylemeyen hakemi dahi görevden aldık." Adam daha nasıl açık konuşabilir.
İki tane fenerli yönetici var, allem edip kullem edip puan sildirmeyi Uefa'ya kabul ettirip feneri ligde tutan Mehmet Ali başkan, diğeri ise ben cezaevindeysem fener düşse de olur diyen Aziz Yıldırım. Aziz Yıldırım el üstünde tutulurken, diğeri tu kaka oldu.
İlginçlikler.
20 Mart 2012 Salı
"Çocukluğuna Veriyoruz"
Her platfor
Her platform'da "Galatasaray fırsatçılık yapıyor" diyen bu gençoğlanlar, Cemal Nalga olayında "Olayın sonuna kadar takipçisiyiz" açıklamasını nasıl unuttuklarına şaşırıyorum. "ağlama melis" lafı ondan başka hiç kimse için bu kadar iyi yakışamaz. Bu ailenin bakkal dükkanından gelip ikinci dünya savaşı sonrası nasıl bu kadar zengin olduğunu merak ediyorum yahu, fırsatçılık demişken.
Ali Koç, 5 sezon önceki hepimizin utanç duyduğu "sulu derbi"yi hatırlatacak kadar zeka küpü ancak 3 gün önce teknik direktörü ve yardımcı antrenörünün kafasının yarıldığı derbiyi "münferit olay" olarak görecek kadar da ardan, utanmadan uzak.
Hafızasını yoklasın bakalım hangi Galatasaray derbisinde futbolcusu, teknik ekibi ya da yöneticisi yaralanmış, cevap versin paşam. Ne zaman olay çıksa "bakın bundan 1208371298371987417564941873562943875629857462385 yıl önce şu olmuştu yaaaaa" tandansından kurtulamıyoruz. Tamam arkadaş evet o kadar zaman önce x olması bunun sürekli sürmesini mi gerektiriyor?
Ulan bu kadar gerizekalı bir millet mi olduk biz? Her olaydan sonra temcit pilavı yemek herkesin bu kadar hoşuna mı gidiyor? Vay efendim neymiş süper bir ayar olmuş.
Gerçekten bazı insanlar hayatlarına sadece oksijenli solunum yaparak devam ediyor. Ali Koç' çok zengin ve çok yakışıklı olması dışında bir meziyeti olmayan burjuvadır. Ha bunlar kız tavlamaya yarar mı yarar orası ayrı. Galatasaray camiasına ayar vermeye yeter mi? Yetmez. Te bu ka.
12 senedir yenemediğimize dem vuruyor. Tarihte böyle bir şeyin mümkün olmayacağını söylüyorlar sürekli. Bende şundan dem vuruyorum; Acaba tarihte kendi ülkesinin kupasını 30 yıl süresince alamayan büyük takım var mıdır?
13 Aralık 2011 Salı
Şövenistleşen Aziz'in Çocukları!
Büyüklerimiz söylerler, 90'lı yılların başından sonra taraftar kültürü değişmeye başladı..Daha Fanatik bir taraftar topluluğu ortaya çıkmış oldu. Fanatikleşen taraftarı, yönetimler bir kaç nedenden beslemeye başladılar. ve yönetimlerin bunları beslemesi fanatik döngüyü helezonik şekilde güçlendirerek büyüttü. Yönetim bu insanları destekledi çünkü fanatik taraflarların sevmediklerine, rakiplerine, sisteme uyguladıkları psikolojik baskı faydalı sonuçlar veriyordu. Bu insanlar yöneticilerin mafyavari işlerinde kullanıldılar dahası fanatikleşen taraftar takım ürünlerini satarak takıma para kazandırıyordu. En fanatik ve çok sayıda taraftarı olan takım her halükarda güçlü ve zengin bir takım oluyordu, zira bu kadar büyük ve fanatik bir kitleyi yöneten yöneticiler siyasal güçler de kazanıyorlardı. Bunun en somur örneklerini "Futbolda temiz kramponlar" operasyonunu başından sonuna kadar incelerseniz göreceksiniz.. Tek bir sözü ile binlerce insanı sokaklara dökebilecek insanların iktidar açısından önemini azımsamak körlüktür. Bu faydalar yanında kontrol etme ihtiyaçları da yönetimleri fanatikleri beslemeye ve kendilerine bağlamaya zorladı. Zira fanatik taraftar gruplarının yaptıkları eylemleri ülke çapında bir çok refleksleri değiştirmeye yetiyordu.
Medya ise fanatik taraftarlara uygun haberler sunmaya başladı. İlk nedeni bu tipte haberler satıyordu. Fanatik yazarlar daha fazla okunuyor, daha büyük trajlar gazetelere akıyor, (bu manada fenerbahçe medyasının neden daha büyük olduğu da izahını buluyordur: Çünkü çok satıyor) fanatik spor programları daha fazla izleniyor, fanatik spor yazarlarının yaptıkları tartışmalar rating rekorları kırıyor, medya para kazanıyordu. Medya tüm retoriğini fanatizm üstüne kurdu, gittikçe fanatikleşen yazılar, taraftar ve yönetimler ile acaip bir döngüye girildi. Bu döngünün içinden öyle bir adam çıktı ki tüm bu retoriğe hakim olan bir adam; Aziz Yıldırım. Futbolun gediklisi insanları yönlendiriyor, bazılarını figuran olarak kullanıyor, Türk futbolunun bu kokuşmuşluk ve pislik hengamesinde futbola yön veriyordu.
Türkiye'nin yaşadığı sosyolojik dönüşümü de azımsamayalım. Bunu hep söylüyorum, Emre Kongar'ın deyişi ile "yağma kültürü" Türkiye'ye hakim olup, siyaset alanında genel bir çürümüşlük, rant psikozu, medya-siyaset-mafya eksenleri kurulurken futbol gibi büyük ranta sahip bir alan bu değişimlerin gerisinde kalamazdı. Futbolun yarattığı büyük rant, büyük karlılık bir anda mafyanın da dikkatini celbetti. Oral çelik gibi bir adam işte bu dönemde Malatyaspor başkanı olabiliyor, bir iddiaya göre Alaaddin Çakıcı'nın cinayeti ile Haluk Ulusoy federasyon başkanlığına seçiliyor, Sedat Peker, Aziz Yıldırım gibi adamlar maçları kontrol etmeye ahdediyordu. Bunun ortalama insana yansıması, büyük sonuçlara gebedir. Zira futbol atmosferi gittikçe büyük düellolara sahne olmaktadır.
Buna gözünü kapayanlar, yıllardır mafyanın futbolda olmadığını (Hatta siyasetinde üzerinde olmadığını) savunanlar büyük gaflet içindedirler. Aziz Yıldırım tüm paradigmaları ile Türk Futboluna ve Fenerbahçe'ye hakim olmuştur. Abdullah Öcalan bugün pkk'yı nasıl imralı'dan yönetiyorsa, Aziz Yıldırım'da metristen fenerbahçe'yi yönetiyor..
3 temmuzdan önce fenerbahçe tarafından keşke, Galatasaray taraftarı tam seçim öncesi iktidarın en büyük yatırımı olan Telekom Arena'da başbakanı yuhaladığında, tüm iktidar Galatasaray camiasının üstüne yüklenirken fenerbahçe kulübünden zırnık kadar destek gelseydi...Keşke bu sıralarda Aziz Yıldırım'la başbakan kahkahalarla Alex'li resmi vermeseydi, keşke o iktidara, taraftar grupları en azından referandumda destek vermeseydi..En azından ortada dursaydı...Keşke zırnık kadar daha önce 'fenerbahçe son kale' diyebilseydi, keşke zırnık kadar 3 temmuzdan önce iktidar bizi sevmiyor diyebilseydiniz ,keşke bir defa başbakan o stada geldiğinde bir ıslık sesi duyulsaydı, tek bir kişinin bile...Keşke "Adam gibi adam Recep Tayyip Erdoğan" pankartı açılmasaydı.
Olmadı...3 temmuzda o acımasız güç bu sefer senin canını yakınca en azılı iktdar düşmanı ve muhalif oldun. Ama geç kaldın söyleyeyim.
Darbe soruşturmaları nedeniyle, intihar edenlere, çoluk çocuğu sefil olanlara, aileleri yıkılanlara, itibarları mahfolanlara tek bir destek kelimesini esirgerken, başbakanla birlikte yanında Alex olduğu halde kameralara kahkahalarla poz verdin.
Bir kulüp olarak her kesime eşit olman gerekirken hep başbakanın yanında, ihtiyacı olduğu yerde oldun.
Şimdi çok büyük muhalif oldun ya, kimsenin umrunda değil, emin ol. Ne o başbakanının nede geriye kalan yüzde seksenin.
Şimdi yüzüne Aziz Yıldırım maskesi takıp (kim bilir belkide Aziz Yıldırımı'n taşeronları tarafından organize edilen, olmadığından emin misin?) gösterilere katıl. Buna da 'renk aşkı' diyeceksen zaten aklın senin değildir. Aynen devam et güzel kardeşim.
Kocaman kocaman Aziz'in çocukları...
Medya ise fanatik taraftarlara uygun haberler sunmaya başladı. İlk nedeni bu tipte haberler satıyordu. Fanatik yazarlar daha fazla okunuyor, daha büyük trajlar gazetelere akıyor, (bu manada fenerbahçe medyasının neden daha büyük olduğu da izahını buluyordur: Çünkü çok satıyor) fanatik spor programları daha fazla izleniyor, fanatik spor yazarlarının yaptıkları tartışmalar rating rekorları kırıyor, medya para kazanıyordu. Medya tüm retoriğini fanatizm üstüne kurdu, gittikçe fanatikleşen yazılar, taraftar ve yönetimler ile acaip bir döngüye girildi. Bu döngünün içinden öyle bir adam çıktı ki tüm bu retoriğe hakim olan bir adam; Aziz Yıldırım. Futbolun gediklisi insanları yönlendiriyor, bazılarını figuran olarak kullanıyor, Türk futbolunun bu kokuşmuşluk ve pislik hengamesinde futbola yön veriyordu.
Türkiye'nin yaşadığı sosyolojik dönüşümü de azımsamayalım. Bunu hep söylüyorum, Emre Kongar'ın deyişi ile "yağma kültürü" Türkiye'ye hakim olup, siyaset alanında genel bir çürümüşlük, rant psikozu, medya-siyaset-mafya eksenleri kurulurken futbol gibi büyük ranta sahip bir alan bu değişimlerin gerisinde kalamazdı. Futbolun yarattığı büyük rant, büyük karlılık bir anda mafyanın da dikkatini celbetti. Oral çelik gibi bir adam işte bu dönemde Malatyaspor başkanı olabiliyor, bir iddiaya göre Alaaddin Çakıcı'nın cinayeti ile Haluk Ulusoy federasyon başkanlığına seçiliyor, Sedat Peker, Aziz Yıldırım gibi adamlar maçları kontrol etmeye ahdediyordu. Bunun ortalama insana yansıması, büyük sonuçlara gebedir. Zira futbol atmosferi gittikçe büyük düellolara sahne olmaktadır.
Buna gözünü kapayanlar, yıllardır mafyanın futbolda olmadığını (Hatta siyasetinde üzerinde olmadığını) savunanlar büyük gaflet içindedirler. Aziz Yıldırım tüm paradigmaları ile Türk Futboluna ve Fenerbahçe'ye hakim olmuştur. Abdullah Öcalan bugün pkk'yı nasıl imralı'dan yönetiyorsa, Aziz Yıldırım'da metristen fenerbahçe'yi yönetiyor..
3 temmuzdan önce fenerbahçe tarafından keşke, Galatasaray taraftarı tam seçim öncesi iktidarın en büyük yatırımı olan Telekom Arena'da başbakanı yuhaladığında, tüm iktidar Galatasaray camiasının üstüne yüklenirken fenerbahçe kulübünden zırnık kadar destek gelseydi...Keşke bu sıralarda Aziz Yıldırım'la başbakan kahkahalarla Alex'li resmi vermeseydi, keşke o iktidara, taraftar grupları en azından referandumda destek vermeseydi..En azından ortada dursaydı...Keşke zırnık kadar daha önce 'fenerbahçe son kale' diyebilseydi, keşke zırnık kadar 3 temmuzdan önce iktidar bizi sevmiyor diyebilseydiniz ,keşke bir defa başbakan o stada geldiğinde bir ıslık sesi duyulsaydı, tek bir kişinin bile...Keşke "Adam gibi adam Recep Tayyip Erdoğan" pankartı açılmasaydı.
Olmadı...3 temmuzda o acımasız güç bu sefer senin canını yakınca en azılı iktdar düşmanı ve muhalif oldun. Ama geç kaldın söyleyeyim.
Darbe soruşturmaları nedeniyle, intihar edenlere, çoluk çocuğu sefil olanlara, aileleri yıkılanlara, itibarları mahfolanlara tek bir destek kelimesini esirgerken, başbakanla birlikte yanında Alex olduğu halde kameralara kahkahalarla poz verdin.
Bir kulüp olarak her kesime eşit olman gerekirken hep başbakanın yanında, ihtiyacı olduğu yerde oldun.
Şimdi çok büyük muhalif oldun ya, kimsenin umrunda değil, emin ol. Ne o başbakanının nede geriye kalan yüzde seksenin.
Şimdi yüzüne Aziz Yıldırım maskesi takıp (kim bilir belkide Aziz Yıldırımı'n taşeronları tarafından organize edilen, olmadığından emin misin?) gösterilere katıl. Buna da 'renk aşkı' diyeceksen zaten aklın senin değildir. Aynen devam et güzel kardeşim.
Kocaman kocaman Aziz'in çocukları...
1 Eylül 2011 Perşembe
"Sadece Biz Yapmadık"lardan Yerli 'La Fonten'ler
Temiz Kramponlar operasyonun en bşaından beri birileri bu süreci speküle etme peşinde..Öte yanda toplumsal olarak derin ikilemlere sürüklenen yığınlar artık herşeye şüpheyle bakar oldular..... Hangisi gerçek, hangisi kandırmaca... Güvene dair en küçük bir kımıltı yok iken modern sunaklarda asırlık değerlerimizi kurban etmenin irkiltici hazzıyla kendinden giderek daha büyük şüphe duyan bir toplumun sağlıksız bireyleri oluverdik...Kendimizde oluşan bir pisliği başkaları üzerinde kullanarak "kendini aklama" peşine düştük..
Spor Program'larında, kendilerine biçilmiş rolleri icra edenler bu şaşırtmacalı oyunu sürdürüyorlar... Artık şikenin yapılıp yapılmadığından öte ve daha derin ahlaki sorunlarla yüzleşiyoruz. Önümüzde büyük bir pislik dururken, gündemin maddesi "haksız para ve maç kazanmak" iken 20 yıl önceki olayları sorgulamak, soruşturmak kısaca şark kurnazlığıdır. Çünkü 'etik' diyebildiğimiz toplumsal vicdanımız kanıyor artık... Doğruyla eğriyi ayırt edebilecek duygusal terazimiz bozulmuş... Bu daha büyük bir sorundur. Şikenin kendisinden daha vahim ve bizi giderek tüketen bir mahkumiyettir. Bu bir akıl tutulmasıdır ve toplumun tümünü mahkum eden bir erozyondur.
Şikeyi meşru göstermek hangi mantığın ürünüdür ki af getirmek olsun? Elde delil-belge-kanıt-sonuç -her ne altsa- olmadan sadece tahminen "geçmişte herkes yaptı" demek nasıl bir akıl tutulmasıdır?
Özel yetkili Savcılar ve hakimler ellerinde ciddi bulgular olduğunu, deliller olduğunu söylerken, hakimler tutuklamalar yaparken "Bence şu x takımda yaptı, sadece fenerbahçe mi yaptı sanki; Bu seferlik affedilsin" demek hangi kelimelerle ifade edilir, hangi vicdana sığar? Hangi akıl bunu düşünür, Hangi 'etik' anlayış bunu savunur, hangi hukuk bunu meşru görür? Bu ne denli ürkütücü birşeydir.
Sahi, Kamoyu, sen ne söylüyorsun?
12 Ağustos 2011 Cuma
Futbolun Göbeğine Oturmuş Ucuz Şövenizm; Taksim Hazır...
"Futbol şiddetir, futbol holiganlıktır, futbola adam bıçaklamaktır"
Futbolun teslim olduğu kitle bu. Ellerinde satırlar, döner bıçakları ile hap çeken adamlar stada gelip Türk futbolu'nun tezahürat kültürünü, tribün kültürünü oluşturuyorlar. Boklu retorikleri ile "Canım feda olsun sanaa!" diye bağırdıkları takımın "Renk Aşkı"ndan, futbolcularına en fazla "Milyonluk Eşşekler" diye bağıran bir milletin insanları havalimanlarında "Bu sene şampiyon görelim sizi, futbolcu katili yapmayın bizi, korkutmaz bizleri cezaevleri, şampiyonluk hasreti çıldırttı bizi" diye bağırıyor.
İnsanlar da buna tamah ediyor. Bunu ne mühim birşey görüyorlar. Maç çıkışlarında "adam bıçaklamayan futbol konuşmasın denecek nerdeyse" Öyle değil mi? O duruma gelmedik mi? Nefret dolu kalpler, Kinleri, hasetlikleri iliklerine kadar işlememiş mi? Takımlarını belli seviyede görmeye hazmedemeyenler insan dövüp, muhabir kovalamadılar mı? İşini yapan basın mensuplarını dayak atmadılar mı, stadlarını yakmadılar mı?..Gerçi kimilerine göre, "Futbol şiddettir, futbol holiganlıktır, futbol adam bıçaklamaktır(!)"
Futbol, bu adamların elinde futboldan başka herşeye benzedi! En Adisinden Roma Arena'larından bile beter oldu! Orada en azında ölenler arena içinde olması beklenirdi..Şimdi Arena dışında insanlar Arena yüzünden ölüyorlar.
Cuma-Cumartesi-Pazar-Pazartesi... Haftanın 4 günü futbol konuşuyor bu ülke. Futbol bile değil gerçi bu! Hakemleri konuşuyoruz, Federasyonu konuşuyoruz, Teknik Direktörleri konuşuyoruz...Maç içinde ölenleri, maç dışında yaralanları konuşuyoruz..Hiç futbol konuşmuyoruz..
Televizyon programları var futbol ile ilgili...Tartıştıklarını bir kafanızdan geçirin...Fenerbahçe şikeci mi? Futbolda bahislerin etkisi, hakemlerin yaptığı şikeler, TFF'nin kabiliyetsizlikleri..Teknik Direktör'ün beceriksizlikleri..Her maç hakemlerin ne mene yanlış karar verdiği bitmez tükenmez saatler boyunca her hafta 4 gün boyunca konuşuluyor...Bu ülkenin bu kadar konuştuğu başka hiçbir meselesi yok! Ve düşünün en çok konuştuğu mesele de, meselenin özüyle -Ferhan Şensoy deyimi ile- kesken alaka..
Önümüzde şimdi bir fırsat çıktı..Bu olayların bu kadar konuşulmayacağı, kimsenin yağdanlık yapmayacağı, sadece "futbol" konuşmak için gün doğdu..Sizin konuştuklarınıza Devletin polisi, savcısı ve vatandaşı kulak verdi.. Bu işlerin içinde olan, klüp taraftarlarına önerim şu dur ki, şövenizm yapmasınlar. Ucuz holiganlık peşinde koşarak, bu olayları başka saflara iterek klübünü temizmiş gibi göstermesi; dışardan -kelimenin tam anlamıyla- "Komik/gülünç" gözüküyor.
Meselenin diğer özü, Şövenistleşen futbol taraftarı, kutsal bir sembol gibi TV programlarında, her futbolcu gol atınca bir bukle taraftara yağdanlık yapıyor.."Bu müthiş taraftara hediye ettim" oysa ki aynı taraftar futbolcu gol kaçırdığında, bağırıyor; "Futbolcu katili yapmayın bizi!" aynı taraftar hatalı gol yiyen kalecisini dövüyor..Biz bu duruma nasıl geldik? Aynı taraftar maç bittiğinde tesis basmaya gidiyor...Bu ülke malvarlığının %25'ini tek bir gecede kaybetti. Kimse başbakanlık önüne gidip başbakanlık basmaya kalkmadı! Bir kaç kasa fırlatma eylemi ile geçiş bitti. Şimdi gündeme oturan Şike Operasyonunda mı aklınıza geldi sokak ambargoları yapmak, birilerine saldırmak, dayak atmak! Maganda mısnız siz, eşkıya mısınız?! Cemaat diye diye ağzınızda tüy bitti..Fenerbahçe'nin büyük adamlarının başında gelen Murat Ülker, cemaatin bir numaralı adamı? Siz neyin kafasındasınız, gerçekleri örterek kendinize zarar vermektesiniz, farkında değilsiniz.Bunun teknik terimi, halk deyişi ile; kitlesel histeri, ucuz şövenizm, manyaklık!
Her spor programında taraftara bir övgü.."harikulade bilmemne taraftarı" arkadan ses geliyor.."Reha Ahmet'i Kaba etinden dik" (Sansür) diye..Hani aptalsınız, Onurunuzda mı yok? Neresi muhteşem? Neresi harikulade anlamak kabil değil..
Daha ciddi meseleleri olan bir ülke olalım..Veya; En azından, hiç ciddi meselemiz yokmuş gibi davranmayalım..
Ve Taksim...Mohaç Meydan Muhrabesine hazır...
Uluslarının önderlerini bekliyor...
Geri Sayım başladı...
Futbolun teslim olduğu kitle bu. Ellerinde satırlar, döner bıçakları ile hap çeken adamlar stada gelip Türk futbolu'nun tezahürat kültürünü, tribün kültürünü oluşturuyorlar. Boklu retorikleri ile "Canım feda olsun sanaa!" diye bağırdıkları takımın "Renk Aşkı"ndan, futbolcularına en fazla "Milyonluk Eşşekler" diye bağıran bir milletin insanları havalimanlarında "Bu sene şampiyon görelim sizi, futbolcu katili yapmayın bizi, korkutmaz bizleri cezaevleri, şampiyonluk hasreti çıldırttı bizi" diye bağırıyor.
İnsanlar da buna tamah ediyor. Bunu ne mühim birşey görüyorlar. Maç çıkışlarında "adam bıçaklamayan futbol konuşmasın denecek nerdeyse" Öyle değil mi? O duruma gelmedik mi? Nefret dolu kalpler, Kinleri, hasetlikleri iliklerine kadar işlememiş mi? Takımlarını belli seviyede görmeye hazmedemeyenler insan dövüp, muhabir kovalamadılar mı? İşini yapan basın mensuplarını dayak atmadılar mı, stadlarını yakmadılar mı?..Gerçi kimilerine göre, "Futbol şiddettir, futbol holiganlıktır, futbol adam bıçaklamaktır(!)"
Futbol, bu adamların elinde futboldan başka herşeye benzedi! En Adisinden Roma Arena'larından bile beter oldu! Orada en azında ölenler arena içinde olması beklenirdi..Şimdi Arena dışında insanlar Arena yüzünden ölüyorlar.
Cuma-Cumartesi-Pazar-Pazartesi... Haftanın 4 günü futbol konuşuyor bu ülke. Futbol bile değil gerçi bu! Hakemleri konuşuyoruz, Federasyonu konuşuyoruz, Teknik Direktörleri konuşuyoruz...Maç içinde ölenleri, maç dışında yaralanları konuşuyoruz..Hiç futbol konuşmuyoruz..
Televizyon programları var futbol ile ilgili...Tartıştıklarını bir kafanızdan geçirin...Fenerbahçe şikeci mi? Futbolda bahislerin etkisi, hakemlerin yaptığı şikeler, TFF'nin kabiliyetsizlikleri..Teknik Direktör'ün beceriksizlikleri..Her maç hakemlerin ne mene yanlış karar verdiği bitmez tükenmez saatler boyunca her hafta 4 gün boyunca konuşuluyor...Bu ülkenin bu kadar konuştuğu başka hiçbir meselesi yok! Ve düşünün en çok konuştuğu mesele de, meselenin özüyle -Ferhan Şensoy deyimi ile- kesken alaka..
Önümüzde şimdi bir fırsat çıktı..Bu olayların bu kadar konuşulmayacağı, kimsenin yağdanlık yapmayacağı, sadece "futbol" konuşmak için gün doğdu..Sizin konuştuklarınıza Devletin polisi, savcısı ve vatandaşı kulak verdi.. Bu işlerin içinde olan, klüp taraftarlarına önerim şu dur ki, şövenizm yapmasınlar. Ucuz holiganlık peşinde koşarak, bu olayları başka saflara iterek klübünü temizmiş gibi göstermesi; dışardan -kelimenin tam anlamıyla- "Komik/gülünç" gözüküyor.
Meselenin diğer özü, Şövenistleşen futbol taraftarı, kutsal bir sembol gibi TV programlarında, her futbolcu gol atınca bir bukle taraftara yağdanlık yapıyor.."Bu müthiş taraftara hediye ettim" oysa ki aynı taraftar futbolcu gol kaçırdığında, bağırıyor; "Futbolcu katili yapmayın bizi!" aynı taraftar hatalı gol yiyen kalecisini dövüyor..Biz bu duruma nasıl geldik? Aynı taraftar maç bittiğinde tesis basmaya gidiyor...Bu ülke malvarlığının %25'ini tek bir gecede kaybetti. Kimse başbakanlık önüne gidip başbakanlık basmaya kalkmadı! Bir kaç kasa fırlatma eylemi ile geçiş bitti. Şimdi gündeme oturan Şike Operasyonunda mı aklınıza geldi sokak ambargoları yapmak, birilerine saldırmak, dayak atmak! Maganda mısnız siz, eşkıya mısınız?! Cemaat diye diye ağzınızda tüy bitti..Fenerbahçe'nin büyük adamlarının başında gelen Murat Ülker, cemaatin bir numaralı adamı? Siz neyin kafasındasınız, gerçekleri örterek kendinize zarar vermektesiniz, farkında değilsiniz.Bunun teknik terimi, halk deyişi ile; kitlesel histeri, ucuz şövenizm, manyaklık!
Her spor programında taraftara bir övgü.."harikulade bilmemne taraftarı" arkadan ses geliyor.."Reha Ahmet'i Kaba etinden dik" (Sansür) diye..Hani aptalsınız, Onurunuzda mı yok? Neresi muhteşem? Neresi harikulade anlamak kabil değil..
Daha ciddi meseleleri olan bir ülke olalım..Veya; En azından, hiç ciddi meselemiz yokmuş gibi davranmayalım..
Ve Taksim...Mohaç Meydan Muhrabesine hazır...
Uluslarının önderlerini bekliyor...
Geri Sayım başladı...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Total Pageviews
Blogroll
Pages
About
Blogger templates
Welcome
Facebook Pages
Google +
Our Topics
Blog Archive
Affiliates
Sport Video
Poll
Pages
About Us
Resource
Blogger tarafından desteklenmektedir.
Pages - Menu
Popular Posts
-
Koskoca Galatasaray kaptanı, tribünlerin eleştirisine, ıslıklarına maruz kalırken, tribünler 1 hafta sonra 'Büyük Kaptan' deyince ...
-
Muslera'nın nasıl bir kaleci olduğunu herkes biliyor. İffhs 2010 sıralamasına göre dünyanın en iyi kalecileri alanında 7.sırada göster...
-
Hayatları boyunca Fatih Terim'in dörtte biri kadar bir başarı elde edememiş insanların (ona laf söyleyen herkes için geçerlidir) Ken...
-
Bugün sabah saatlerinde Bülent Tulun'nun ifadesine başvurulmak üzre emniyet teşkilatı TTArena'da Tulun'dan belge kopyası aldı bi...
-
PG ve Forvet pozisyonunda oynayabilir. Olympiakos'ta rotasyonda görev alıyordu. Çok iyi savunmacı olduğu söyleniyor. Galatasaray'ım...
-
Ünal Aysal? "Drogba" dedi. Drogba olmadı. Sonra Klose Lazio'ya gidince tekrardan Drogba sesleri yükseldi. Akabinde Ujfalisi,...
-
Barış Özbek gitti, Ceyhun Gülselam geldi. İkisinin oyun tarzı birbirlerine benzese de Ceyhun'nun fiziği ve biraz daha topla oynaması Bar...
-
"21 yil sonra finale adımızı yazdırdık. tıpkı 21 yil sonra ilk defa yarı finallerde galibiyet aldığımız gibi... şimdi sıra son virajda....
-
Büyüklerimiz söylerler, 90'lı yılların başından sonra taraftar kültürü değişmeye başladı..Daha Fanatik bir taraftar topluluğu ortaya çık...
-
"Futbol şiddetir, futbol holiganlıktır, futbola adam bıçaklamaktır" Futbolun teslim olduğu kitle bu. Ellerinde satırlar, döner b...