12 Ağustos 2011 Cuma

Futbolun Göbeğine Oturmuş Ucuz Şövenizm; Taksim Hazır...

"Futbol şiddetir, futbol holiganlıktır, futbola adam bıçaklamaktır"

Futbolun teslim olduğu kitle bu. Ellerinde satırlar, döner bıçakları ile hap çeken adamlar stada gelip Türk futbolu'nun tezahürat kültürünü, tribün kültürünü oluşturuyorlar. Boklu retorikleri ile "Canım feda olsun sanaa!" diye bağırdıkları takımın "Renk Aşkı"ndan, futbolcularına en fazla "Milyonluk Eşşekler" diye bağıran bir milletin insanları havalimanlarında "Bu sene şampiyon görelim sizi, futbolcu katili yapmayın bizi, korkutmaz bizleri cezaevleri, şampiyonluk hasreti çıldırttı bizi" diye bağırıyor.

İnsanlar da buna tamah ediyor. Bunu ne mühim birşey görüyorlar. Maç çıkışlarında "adam bıçaklamayan futbol konuşmasın denecek nerdeyse" Öyle değil mi? O duruma gelmedik mi? Nefret dolu kalpler, Kinleri, hasetlikleri iliklerine kadar işlememiş mi? Takımlarını belli seviyede görmeye hazmedemeyenler insan dövüp, muhabir kovalamadılar mı? İşini yapan basın mensuplarını dayak atmadılar mı, stadlarını yakmadılar mı?..Gerçi kimilerine göre, "Futbol şiddettir, futbol holiganlıktır, futbol adam bıçaklamaktır(!)"

Futbol, bu adamların elinde futboldan başka herşeye benzedi! En Adisinden Roma Arena'larından bile beter oldu! Orada en azında ölenler arena içinde olması beklenirdi..Şimdi Arena dışında insanlar Arena yüzünden ölüyorlar.

Cuma-Cumartesi-Pazar-Pazartesi... Haftanın 4 günü futbol konuşuyor bu ülke. Futbol bile değil gerçi bu! Hakemleri konuşuyoruz, Federasyonu konuşuyoruz, Teknik Direktörleri konuşuyoruz...Maç içinde ölenleri, maç dışında yaralanları konuşuyoruz..Hiç futbol konuşmuyoruz..

Televizyon programları var futbol ile ilgili...Tartıştıklarını bir kafanızdan geçirin...Fenerbahçe şikeci mi? Futbolda bahislerin etkisi, hakemlerin yaptığı şikeler, TFF'nin kabiliyetsizlikleri..Teknik Direktör'ün beceriksizlikleri..Her maç hakemlerin ne mene yanlış karar verdiği bitmez tükenmez saatler boyunca her hafta 4 gün boyunca konuşuluyor...Bu ülkenin bu kadar konuştuğu başka hiçbir meselesi yok! Ve düşünün en çok konuştuğu mesele de, meselenin özüyle -Ferhan Şensoy deyimi ile- kesken alaka..

Önümüzde şimdi bir fırsat çıktı..Bu olayların bu kadar konuşulmayacağı, kimsenin yağdanlık yapmayacağı, sadece "futbol" konuşmak için gün doğdu..Sizin konuştuklarınıza Devletin polisi, savcısı ve vatandaşı kulak verdi.. Bu işlerin içinde olan, klüp taraftarlarına önerim şu dur ki, şövenizm yapmasınlar. Ucuz holiganlık peşinde koşarak, bu olayları başka saflara iterek klübünü temizmiş gibi göstermesi; dışardan -kelimenin tam anlamıyla- "Komik/gülünç" gözüküyor.


Meselenin diğer özü, Şövenistleşen futbol taraftarı, kutsal bir sembol gibi TV programlarında, her futbolcu gol atınca bir bukle taraftara yağdanlık yapıyor.."Bu müthiş taraftara hediye ettim" oysa ki aynı taraftar futbolcu gol kaçırdığında, bağırıyor; "Futbolcu katili yapmayın bizi!" aynı taraftar hatalı gol yiyen kalecisini dövüyor..Biz bu duruma nasıl geldik? Aynı taraftar maç bittiğinde tesis basmaya gidiyor...Bu ülke malvarlığının %25'ini tek bir gecede kaybetti. Kimse başbakanlık önüne gidip başbakanlık basmaya kalkmadı! Bir kaç kasa fırlatma eylemi ile geçiş bitti. Şimdi gündeme oturan Şike Operasyonunda mı aklınıza geldi sokak ambargoları yapmak, birilerine saldırmak, dayak atmak! Maganda mısnız siz, eşkıya mısınız?! Cemaat diye diye ağzınızda tüy bitti..Fenerbahçe'nin büyük adamlarının başında gelen Murat Ülker, cemaatin bir numaralı adamı? Siz neyin kafasındasınız, gerçekleri örterek kendinize zarar vermektesiniz, farkında değilsiniz.Bunun teknik terimi, halk deyişi ile; kitlesel histeri, ucuz şövenizm, manyaklık!

Her spor programında taraftara bir övgü.."harikulade bilmemne taraftarı" arkadan ses geliyor.."Reha Ahmet'i Kaba etinden dik" (Sansür) diye..Hani aptalsınız, Onurunuzda mı yok? Neresi muhteşem? Neresi harikulade anlamak kabil değil..

Daha ciddi meseleleri olan bir ülke olalım..Veya; En azından, hiç ciddi meselemiz yokmuş gibi davranmayalım..

Ve Taksim...Mohaç Meydan Muhrabesine hazır...

Uluslarının önderlerini bekliyor...

Geri Sayım başladı...

9 Ağustos 2011 Salı

10 Numara Olmak....

Koskoca Galatasaray kaptanı, tribünlerin eleştirisine, ıslıklarına maruz kalırken, tribünler 1 hafta sonra 'Büyük Kaptan' deyince "Büyük Kapten hee hee" demeyi kendine beis gören, bunu kendine addeden Arda Turan yakıştırdı mı kendisine bilmiyorum.

Arda Turan hakkında yapılan eleştirilere veya övgüler haddinden ne kadar fazla ütopikse Arda Turan'da kendini o kadar sırandanlaştırıyor.

Rijkaard'ın Barselona'sının 4-3-3'ün de -her zaman savunduğum- bu adam Henry'nin yerinde sol tarafta çok rahat oynar tezimi laf-ı güzafta bırakmış ve şimdi ki güncel dönemde de bu tezlerimi çürütmüştür.

Her türlü yardım derneklerinin gecelerine katılan, hastanelere giden, kan kanseri çocuklara elinden gelen  yardımı yapan, onların yanında olan ve çoğu kez bunun basından gizli saklı yapan da Arda Turan'dır. Yani karakterindeki erozyondan bahsetmek biraz ağır kaçmakta..

Şuan burada bambaşka şeyler konuşuyorsak, "Kaba eti kalktı bunun ya, defolsun gitsin" diyorsak/diyorlarsa bunda en az Arda Turan kadar bizlerinde sorumluluğu var. Tamam kişi kendinden bilmeli işi ama o kadar büyüyor ki yazılanlar, söylenenler konuşulanlar....İdmanlarda Sergen takliti yapan o sempatik çocuk takım arkadaşının boğazına yapışır hale geliyor.


Bence bu noktada en büyük suç Adnan Polat ve geçmiş yönetiminindir. İsteyen istediğini düşünsün. Bence bu böyle..Bir kaç yıl önce küçük bir Anadolu takımda sağ bek oynarken kendini bir anda tüm ülkenin gözleri önünde bulunan bir çocuğa bu kadar yük bindirirsen olaylar bu noktaya gelir. Kaçınılmaz. Acaba yönetimde kendini suçlayan, vicdanı sızlayan, yanlış yaptığını düşünen var mı?

Evet, futbolcunun samimiyetine inanmayı ortaokulda bıraktım ben. İşin içine para, hemde çok para girince işler değişir. Abimiz sandığımız adamlar aslında 7 kat yabancı olurlar bizlere. Ama kimse elinde gencecik bir çocuğu harcama yetkisi bulunduramaz! O çocuğun hayatını kendi "kaba eti"ni kurtarma pahasına karartamaz. Yazıktır!

Arda'nın üstünde baskı olduğu ve bu konu hakkında yazılanlara ilgi göstermiyorum, inanmıyorum..25-26 yaşında meslek sahibi olan bir genç..2.500 maaşla ailesini geçindirmeye çalışan, o paranın peşinde pervane olan adamda daha çok baskı olmaz mı? 


Ben iyi bir Galatasaray'lıyım. Artık bu camida birşeylerin sahiplenildiğini, ciddiye alındığını görmek istiyorum. Milyon Euro kazanan oyuncuların işlerine saygı duymaları gerektiğine inanıyorum. 24 yaşında bir oyuncu kafasında futbolu bitirmiş ve kendisine sunulan nimetleri umursamıyorsa, taraftarın acıları, gözyaşları umurunda değilse ve iki kelime açıklamayı bu insanlara çok görüyorsa bende onu bu "kaptan"lığa, bu takıma layık görmüyorum. "Şampiyon yaşamadan gitmem" sözünü kendine yedirirsen eyvallah. 



Taraftara kızıyorsun değil mi şimdi..Dön, kendine bak Arda.."Ben nerede hata yaptım" de.. Bak bizim hatamızı buldum ben, açık açık söylüyorum:

Biz Seni Metin Sandık!

Ben Galatasaray'lı olmanın gurunu Metin Oktay'ın adamlığını anlatan babamdan öğrendim. Bende çocuklarıma Galatasaray'lı olmanın gurunu Arda'yı anlatarak empoze edecektim belkide..
Ama artık bu böyle olmayacak.

"Bizi sevenleri üzmeyelim baba"dan en güzel şarkıları anlatarak yolumuza devam edeceğiz..

Biz hep güzel şarkılar söyledik..


Yolun açık olsun Arda Turan..


...

4 Ağustos 2011 Perşembe

Neeyi Ettin de geldin!

Bugün sabah saatlerinde Bülent Tulun'nun ifadesine başvurulmak üzre emniyet teşkilatı TTArena'da Tulun'dan belge kopyası aldı bildiğiniz üzere.

Bir kısım medya tarafından olayların farklı boyutlara nakşettirilmesi gözlerden kaçmamaktadır. 

Bu ülkede Galatasaray medyası ya da Beşiktaş medyası yoktur. Babıalide 60 senedir, ulusal gazetelerde Fenerbahçe'li olmayan tek spor müdürü 'Esat Yılmaer'dir. Bu kural 60 senedir değişmemiştir, istisnası dahi yoktur. Bu adamlar maçlara şu şekilde bakar;

"Fenerbahçe kazandı
Fenerbahçe kaybetti."

2. bir takımın kazanması ya da kaybetmesi söz konusu değildir. Fenerbahçe dışında bir takım şampiyon olmuşsa muhakkak hakem hataları ya da başka sebebler söz konusudur. Bu sebebler, Semra Özal'ın Beşiktaş'ı şampiyon yapmasından tutunda, Mesut Yılmaz'ın Galatasaray'lı olmasına kadar gider.

Bu medya için, Galatsaray'ın Uefa Kupasını almasının tek açıklaması, hakemlere Galatasaray tarafından ayarlanan fahişelerdir, ya da Senes Erzik'in müdahalesidir.

Feneri yöneten zihniyete göre Feneri eleştiren herkes fener düşmanı. Fakat her durumda bunlar mağdur. Açık açık hırsızlık yapılıyor, bir takımın hakkı yeniyor, ama mağdur gene Fenerbahçe. Açık açık rüşvet alınıyor ama bağış yapılmış, bunu yapanlar darbeci, onların düşmanı. Ne kadar parallelik olduğunu biraz düşününce sizde görürüsnüz aynı şekilde bu güçlerin medya desteğini ne kadar arkalarına alabildiğini de. Çünkü medya istediği öküzü, en tatlı yaratık gibi gösterebilir -ki gösteriyor.

fenerbahçe taraftarı olan arkadaşlara gelirsek..

Soruşturma başından itibaren. Zalad, Göztepe vesaire maçlarda "şike" yaptığımızdan ve "şikeci" olduğumuzdan bahsediyorlar. Ama bunlar sadece onların uydurdukları ve kendilerinin inandıkları bir senaryo. Diğer yanda karşılarında hukukun, devletin polisinin yürüttüğü ve kendi klüplerinin yöneticileri hakkında tutuklama talep ettiği ortadayken bunlara inanmayan, inanmak istemeyen -bunları söyleyenlere tehdit savururlarken- bize çamur atmaları abesle iştigal değil mi? Bu neyin savunucusudur? Bu Hangi mantığın görüşüdür? Hangi görüşün ya da hangi fikrin dışa yansımasıdır? Ortada birşey varsa hukuk var, adalet var..Biz Galatasaray'lılar yanlışların arkasına sığınmayız, varsa bir şey hodri meydan cezamızı çekeriz.Biz varsa birşey Galatasaray'ın ve adaletin arkasında durabiliriz. 


Bakın, ben Galatasaray'lıyım ama herşeyden önce bir sporseverim. Biz sıradan vatandaşlar en küçük suç işlesek anında cezalandırılırız, peki parası olanlar yada meşhur insanlar suç işleyebilir mi? Eşitlik istiyorsak, kendimize saygımız varsa öncelikle böyle düşünmek durumundayız. Şimdi bekleyip görücez, umarım Galatasaray da bu işlere bulaşmamıştır (sanmıyorum) bulaştıysa da cezasını elbette çekecektir. Türkiye hukuk devletidir ve Adalet mülkün temelidir.

Vee..

"Kişi, kendinden bilirmiş işi"

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Sen Kimsin Tanburacı? -İmparator Sen Çok Yaşa-





Hayatları boyunca Fatih Terim'in dörtte biri kadar bir başarı elde edememiş insanların (ona laf söyleyen herkes için geçerlidir) Kendileri olsa hiçbir halt edemeyecekleri konularda nasıl olup da ahkam kestikleri, atıp tuttukları ve bunu utanmadan nasıl yaptıklarını anlamıyorum doğrusu. Hayatta kendin daha iyisini
yapamadığın sürece veya kendin daha iyisine sahip olmadıkça, daha iyi olana çamur atmayacaksın! 
 Sessizce oturup, sen daha iyisini elde etmek için çabalayacaksın, Cevabını, -yiyorsa, kalibren yetiyorsa(!)- çok daha büyük başarıları elde ederek cevap vereceksin!


Fatih Terim, Ümit Milli Takımını 'Akdeniz Oyunları'nda şampiyon yapmış, 'Türk Milli Takımı'nı Tarihinde ilk kez Avrupa şampiyonası Finallerinde oynatmış; Türk Mili Takımı'nı Avrupa 3'ncüsü yapmış, bu günlere gelmesinin temellerini atmıştır. Türkiye Liglerinde bugüne kadar yerli-yabancı hiçbir hocanın yapamadığı yapıp Galatasaray'ı tamı tamına 4 sene/sezon üst üste şampiyon yapmıştır! Türk Futbol Kamoyunun daha önce rüyalarında bile görmeye cesaret edemediği Avrupa'da bir kupa kaldırma hayalini gerçekleştirmiştir! İtalya'daki kariyeri boyunca hep sevilmiş, kitleleri peşinden sürüklemiş, icabında klüp başkanının koltuğunu sallamış, İtalya gibi futbol devi bir ülkede kitaplara, dergilere, gazatelere kapak olmuş, "İMPARATOREE!" diye lakap konmuştur.


7 Yaşındayım, futbol bilgim; 
"Oğlum taşın üstünden geçti gol değil hem adamın da öyle diyor" seviyesinde. Euro 96 maçlarını babam zorla seyrettiriyor. "İzle oğlum, geri kalan hayatın boyunca bunu seyredeceksin" diyor. O zamanın en büyük futbol olayı bizim için sahada oynanan değil panini çıkartması.
Gene zorla seyrettirilen Amerika 94'ten aklımda kalan tek İsim Fatih Terim! Turnuva sonrası hatırlayacaksınız Galatasaray'ın başına geçiyor. Sonrasında gelişen o muazzam başarıları yakalıyor. Sonra bırakıyor bu klübü 1. defasında. Biz bir şekilde savunmaya çalışıyoruz. Kal bu sene diyoruz ama o "Grande" olmaya karar veriyor. İçimiz yanıyor, ama Batistuta hayranı olarak yetişen bir nesil olarak Fiorentina'nın başına geçmesi gururdan da farklı anlamlar taşıyordu benim için.
Manejerlik oyunları açılıyor. İlk bakılan "Uefa Cup Past Winners" ondan sonra da Fiorentina teknik direktörü. O da yetmiyor tek ihtimali olan insana. Lakaplı Milan'a yelken açıyor. Pek başarılı olmasa da umursamıyoruz. En kötü döner gelir bize diye düşünüyor herkes. O da geliyor. Her zaman olduğu gibi "Florya'nın sana ihtiyacı var" cümlesine dayanamıyor.
 
Yimpaş yozgat maçı. Fatih Terim kadar olmasa da bizi gene sevinçlere boğmuş Lucescu'nun son maçı. Şampiyonluk kutlanıyor, Lucescu'ya veda ediliyor. Lucescu sahayı terk edince tribünler inlemeye başlıyor "İmparatooor Fatih Terimmm" diye. O, 7 yaşındaki çocuk biraz büyümüş Yeni Açık'ta ağlamaklı olarak eşlik ediyor tezahurata.

Yıllarca Pazartesi-Perşembe günleri haftanın en güzel günleri olduysa bunun en büyük nedenidir; "İMPARATORE"


Gel gelelim bu simsiye, kendimi "Yazar" demekten ar ediyorum. Yazar dersem ona karşı bir lutuf işlemiş olurum. Hele spor yazarı hiç değil. Burada hepimiz biraz yazarız. Osman'da orada biraz yazıyor. Ben ve sen ne kadar yazarsak Osman'da o kadar yazar. Yazabilitesi bu. Eleştirmiyorum kendisini. Acıyorum!


Ama madem medya 
kârlı bir sektör ve rating bunun taşıma suyu, Bloglar'da Osman kadar yazan, en az 100 Osman'dan iyi yazan 1000 kişi var demek mümkün!


Bulun bir yerden arşivini 
cidden hak vereceksiniz. Uruguay - Paraguay final maçı için yazdığı kelime gurubu şu: "Finali para ile uru guay oynayacak!" Bu mu görüp göreceğimiz zeka ışıltısı? 
arşivde neler var neler...

Osman, bence yapabileceğin, başarılı olabileceğin ve başarılı olduktan sonra başarılı insanlara kendine laf söylemeyi beis bulabilirsin belki. Birşeyler mutlaka var bu hayatta. Aramalı, bulmalı ve o meşgale ile mutlu olmalısın.
Fatih Terim'e laf etmek senin çapın değil!

Kendinden 25 yaş küçük biriyle nikahsız beraber olup, kız hamile kaldıktan sonra kızı ve çocuğu terk etmiş insana acırım ben! onun Söylediklerini ciddiye almam!

bU ARADA Hala nafaka davası sürmekte!


Eminim ki Fatih Terim bugün kendi başarısızlığına da katkıda bulunmuş klüp içi bir çok dinamiği açıklamayarak gerçek bir Galatasaray'lı olduğunu ispatlıyor. Eminim kendisine verilen ama tutulmayan sözler, uğradığı ihanetler, içinde çalıştığı çok zor koşullar var. Kendisi kişilik olarak hiç idealim olan bir karakter olmasa da, kazandığı ve kazandırdığı başarılar adına kendisine bir Galatasaray'lı olarak minnettarım. Terim vakası, futbolda dün olmadığının, vefa olmadığının en büyük ispatıdır. "Cumhurbaşkanı olur mu" diye düşündürecek (sabah'ın 2000 yılında manşeti) kadar başarıyı kazanan bir futbol adamının ismi bu simsilere kalmış durumamı geldi? Bu at hırsızlarının, üçkağıtçalarının, Gittiği panellerde öğrenciye kazık atan bir adamın Fatih Terim'i ağzına alması olacak iş değildir!


Bu simsi Terim hakkkındaki Mevcut yazısında ziyadesiyle saçmalamış, şahsi davasından kaynaklanan düşünceleri başka bahanelerle yağdırmıştır yazısına. 

Patavatsız, terbiyesiz içten pazarlıklı birisini kendime yazar demeyi ar ediyorum bundan böyle! 

imparator sen çok yaşa!