Özellikle Fenerbahçe medyası ve bazı romantik Galatasaray'lılar tarafından suçlu çıksa dahi ceza verilmemesine yönelik telkinler yapılan veya hafiften yapılmaya başlanan bir durum aldı bu klüp. Hatta bazıları şimdiden; "Süper Lig Fener'siz olmaz, yayıncı kuruluş istenilen parayı vermez" gibi hafif tehditkar ve acınası lafları da ortama pompalıyor. Oysa tam tersi bunlar gGlatasaray'ın başına gelse ülke yıkılır, başta Ntvspor olmak üzere, bazı kanallar 24 saat yayın yapar, Galatasaray her şekilde rezil edilerek yönetiminin istifa etmesi sağlanır ve bizzat kendi medyası tarafından küme düşürülmesi istenirdi. Burada Fenerbahçe'yi yönetenler aklanırsa ne ala, ama suçlamalar doğru çıkarsa ve insanların gözüne baka baka bu iddia edilenleri işlemişlerse şeriatın kestiği parmak acımamalı.
Rezillik yuvası, şike kumkuması, teşvik primi muskası, antipati manyağı müessese! Boşuna değil bu nefret, boşuna değil bunların "Biz bize yeteriz" demesi. Boşuna değil "17'iniz gelin" demeleri. Bursa'lısı, Trabzonlu'su, Ankara'lısı, Galatasaray'lısı..Boşuna değil bu öfke! Yıllardır yaptıkları çirkeflikler, lekeler, şerefsizlikler su doldurma noktasına geldi artık. Bir korku imparatorluğu dediğim gibi çökmek üzere. "İtin ahmağı baklavadan pay umar." Gelinen nokta da birşeylerin olacağı, olanakların sağlanacağı çok aşikar.
"Fenerbahçe'ye ceza vererek Türk Futbol'unu mu temizleyeceksiniz" diyenleri mi ararsın, şikenin tarihini ilk insana götürenleri mi, lafa gelince "arınalım-temizlenelim" deyip, ondan sonra iş zülf-ü yare dokununca Fenerbahçe giderse "marka değeri" sıfırlanır diyen iki yüzlüleri mi?
Bu safsataların hadi en iyi niyetlisine diyelim, şöyle bir cevap verilebilir pekala, İtalya'da temiz eller veya futbol'da şike soruşturması açıldığında, ordaki adli makamın amacının bir sistem kahramanlığı olmadığını, daha doğrusu sistemi pir-ü pak edemeyeceklerini savcısı da biliyordu, İtalyan vatandaşı da biliyordu. Bir yerden başlandı, bir milat yaratılmaya çalışıldı. Yoksa, 30 sene önceki şampiyonluklar da incelensin demek, hele hele şu an kapının önündeki taptaze pisliği temizlemeden, onun hesabını vermeden, en hafif ifadeyle, iyi niyetle ve hakikat arayıcılığıyla bağdaşmaz. Ha, 20 sene önceki meseleler için elinizde bilgi, belge, kaset varsa ben buradan onlar da ortaya koyulsun derim.
Toroğlu'nun dün akşam veciz bir biçimde dediği gibi, belki kaos olur, ortalık birbirine girer ama eski haliyle 'her gün ölen Türk Futbolu bu sefer en azından 1 gün ölür' ve kendini küllerinden yeniden yaratır. Bu olaylarla da kimsenin Tanrı olmadığı bir kez daha anlaşılır, şike yapmaya niyetlenen de bir kez daha düşünür.
Bir sözüm de telegol'cülere, spesifik olarak sayın Çakar'a olacak; Hafızası iyi olan sadece siz değilsiniz sayın çakar, 'Biz dediydik ama aşağılandık, konuşturulmadık' triplerine de hiç girmenizi tavsiye etmem, çünkü Luchesku'yla zat-ı alileriniz arasında 'mahçupsun Güntekin' deyişiyle özdeşleşen o sert tartışmaların/polemiğin yaşandığı günlerde, adamın kendisiyle ilgisi bulunmayan ve dahlinin olmadığı bir döneme, diktatör çavuşesku zamanındaki şikelere göndermelerle hocanın futbol bilgisini, geldiği futbol kültürünü ülkesinde yaşanmış karanlık bir dönem üzerinden, bir beyefendiye yakışmayacak bir biçimde, bel altına vurarak tartışmaya açmış, hocayla açıkça alay etmiştiniz. Halbuki o dönemde 'Türk futbolu'ndaki eller de Çavuşesku raconuyla/yöntemleriyle, onunki kadar açık olmasa bile şampiyonu, düşeni-çıkanı tayin ediyordu. Pekala, ben de size şimdi sizin üslubunuzla ve bir ingiliz sporseveri ağzıyla sormak isterim, kaç gramlık şeffaf bir Türkiye Futbol liginin hakemiydiniz ve spor yazarısınız?
Konuyla hiç ilgisi olmadığı halde, 'Türk Futbolu'na dair eleştirilerini sıralayan bir adama 'Burası Çavuşesku Romanya'sı değil' derken ki 'Türk futbol'u sözcüsü üslubunuzla, dün akşamki 'Türk futbolu'ndaki son temiz adam duruşunuzdaki etik açmazı, yaman çelişkiyi ve katıksız iki yüzlülüğü nereye koyacağız?
2 yorum:
baştan sona imzalık bir yazı olmuş.ellerinize sağlık.
guzel yazı tebrik ederim
Yorum Gönder